SELÇUKLU TARİHİ 2 VİZE NOTLARI

 

SELÇUKLU TARİHİ 2 VİZE NOTLARI

Yusuf KAYMAKÇI/NEÜ Tarih

    Berkyaruk’un Batı’da ki Taht İddiacıları

1.         Terken Hatun ve oğlu Mahmud

2.         İsmail B. Yakuti B. Çağrı

3.         Tutuş

Doğu’da ki Taht İddiacıları

          Arslan Argun

          Muhammed Bey

Fetret Devri Taht Mücadeleleri

    Ölümüne tekaddüm eden yıllarda, Melikşah’ın ihtiyar veziri Nizamü’l Mülk ile arası tedricen açılmaya başladı. Bunun başlıca sebebi, İhtiyar vezirin giderek nüfuz kazanmasıydı. Diğer taraftan öteden beri Nizamü’l Mülk’le nüfuz mücadelesine girişen Tacü’l Mülk gibi müttefik bulan Terken Hatun vardı. Sürekli Melikşah’ı Nizamü’l Mülk’e karşı tahrik ediyordu.

    Sultan Melikşah zamanında 1092 yılında taht mücadeleleri başladı. Melikşah’ın eşi olan Terken Hatun oğlu Mahmud’u tahta geçirmek istiyordu. Melikşah ise Berkyaruk’u veliaht tayin eder, bunu Nizamü’l Mülk te desteklemiştir. İşte bu sırada önce vezir (14 Ekim 1092) sonrada sultan (19 Kasım) öldüler. Terken Hatun Melikşah’ın ölümünü gizlemiştir. Terken Hatun Halifeye oğlu için hutbe okutmasını söylemiş, Halife ise küçük bir çocuk hutbe okunmasının caiz olmadığını belirtmiştir. Daha sonra devrin güçlü alimi Gazali’den fetva alarak oğlu Mahmud’u başa geçirir.

 Berkyaruk – Mahmud Mücadelesi

    Terken Hatun Ordu kumandanlarına gizlice para gönderir, onları kendisine bağlılık yemini ettirir. Melikşah öldükten sonra Emiri Gürboğa’yı İsfahan’a Berkyaruk’un üzerine gönderir. Nizamü’l Mülk’ün ordusu Berkyaruk’u desteklemiştir. Burucird savaşında (1093 Ocak ayı sonu) Berkyaruk yenmiştir. Terken Hatun’un ordusu takip edilerek İsfahan’da kuşatıldı, fakat Batınilerden dolayı kuşatmayı kaldırdı. Berkyaruk yenmesine rağmen Terken Hatun’a İsfahan ve Fars bölgesini verir, Terken hatun kabul etmemiştir.

    Melikşah’ın ölümü ortaya çıkınca Nizamü’l Mülk’ün köleleri Nizamü’l Mülk’e ait Silah depolarını patlatınca İsfahan şehrine hakim oldular. Berkiyaruk’u hapisten çıkarıp İsfahan’da adına hutbe okuttular.

    Resmi olarak hala sultan olan Mahmud hareket eden Terken Hatun mücadeleden geri kalmıyordu. Azerbeycan meliki İsmail B. Yakuti’yi (Çağrı Bey’in torunu) evlenmek vaadiyle savaşa teşvik etti. İsmail İsfahan’a geldi Mahmud’dan sonra adına hutbe okundu. Diğer beyler tarafından hoş karşılanmadı, Emir Bozan tarafından öldürüldü.

Tutuş İsyanı

    Sultan Melikşah’a itaatini bildirmeye giden Tutuş, yolda Melikşah’ın öldüğü haberini alınca tekrar Bağdad’a hazırlanmak için geri dönüyor. Haleb Emiri Aksungur’la Antakya Emiri Yağısıyan’ında kendine katılmalarıyla Rahabe şehrini alıyor. Nusaybin’e gelince Urfa Valisi Bozan’da katılıyor. El- Cezire’de bulunan Ukayl Oğullarınında itaatini alıyor. Tutuş Diyarbakır ve Meyyafarikin’i Mervanoğullarından aldı. Musul ve Sincar’a valiler gönderdi. Artık bu prestijden sonra kaleler karşı koymadan kapılarını açıyordu. Bu arada Rey ve Hemedan’ı ele geçirdiğini duyan Aksungur’la Bozan’ın Berkyaruk tarafına geçmesi, Tutuş’u yeniden hazırlanmak için Suriye’ye dönmeye mecbur etti (1093).  Tutuş’u yakından tanıyan bu iki kumandan Berkyaruk’tan saldırması durumunda yardım istediler. Berkyaruk bir miktar asker gönderdi. Kendini emniyette sanan Berkyaruk bu işi ihmal ettiğini, Bozan’la Aksungur’u tam destek istemelerine rağmen Tutuş karşısında bu komutanları yalnız bırakmıştır.

    Haleb civarında yapılan savaşta (1094) Aksungur esir edilerek öldürülmüş, Haleb’e sığınan Bozan ile Gürboğa  karşı koymaya devam etmişlersede şehir düşmüştür. Tutuş Harran, Urfa ve bütün El-Cezire’yi aldıktan sonra Diyarbakır’a kadar gelmiştir. Bu sırada Berkyaruk Musul’da bulunuyordu.

    Tutuş’un Elinde maddi kaynaklar bulunan Terken Hatun ile ittifak etmişler. Tutuş, Ahlat üzerinden Azerbeycan’a girmiş, Terken Hatun’da onunla buluşmak üzere yola çıktıysa bile hastalanmış ve geri döndü ve orada öldü (Eylül-Ekim, 1094) kuvvetlerin bir kısmı Berkyaruk’a, bir kısmıda Tutuş’a katıldı.

    İsfahan’da Berkyaruk’un hastalandığını duyan Tutuş, Rey şehrini ele geçirdi. Berkyaruk’un çevresindeki emirlri kendine itaat etmeye başladı. Emirler Berkyaruk’un durumu belli oluncaya kadar Tutuş’u oyaladılar. Berkyaruk iyi olur olmaz kumandanlar Berkyaruk’la birlikte Tutuş’a karşı yürüdüler. Rey civarında yapılan savaşta Tutuş’un ordusu büyük bozguna uğradı. Harp meydanında Tutuş, daha önce öldürdüğü Emir Aksungur’un bir kölesi tarafından öldürüldü.

Berkyaruk – Arslan Argun Savaşı

    Batı’da bu taht savaşı sürüp giderken, Doğu’da da Melikşah’ın kardeşi Arslan Argun isyan ederek bağımsızlığını ilan etmişti. Berkyaruk, Arslan Argun’un üzerine gönderdiği emiri Böripars’ı yendi ve boğdurdu. Arslan Argun önce Nişabur’u ele geçirmek istemiş, fakat halkın muhalefetiyle karşılaşınca, Merv’e gitmek zorunda kalmıştır. Burada Melikşah’ın büyük emirlerinden Kodan bulunuyordu. Kodan şehri Arslan Argun’a teslim etti. Arslan Argun daha sonra Nizamü’l Mülk’ün oğlu Fahrü’l Mülk’ün elinde bulunan Belh’i aldı. Berkyaruk’un üstünlüğünü tanıyan Arslan Argun Müeyyide’l Mülk aracılığıyla Berkyaruk’a mektub gönderdi. Berkyaruk İlk başta ilgilenmedi çünkü Batı’da taht mücadelesi sürüyordu. Bir nevi Arslan Argun’u oyaladı. Batı’da mücadele bitince bizzat kendisi Arslan Argun meselesini eline aldı.

    Berkyaruk, Arslan Argun’a karşı Alparslan’ın diğer oğlu Börüpars’ı, yanına Altuntaş ile Mesud adlı iki kumandanıda katarak Horasan’a gönderdi. Horasan’da yerini tespit edemedğimiz bir çarpışmada Arslan Argun yenildi ve Belh’e çekilmek zorunda kaldı. Arslan Argun bir daha mukavemet edememeleri için adeti gereğince Horasan şehirlerinin surlarını yıktırdı. Kendiside bir yıl sonra Merv’de kölesi tarafından öldürüldü. Bu suretle Doğu’da ki tehlike de birazda talihin yardımıyla Berkyaruk’un lehine neticelendi.

MUHAMMED TAPAR DÖNEMİ (1105-1118)

21 Ocak 1082’de Taceddin Seferiye Hatun adlı bir Cariye’den doğdu.  1093 yılında Bağdat’a giderken Börkyaruk onu Gence’ye onu Melik olarak gönderdi. Muhammed Tapar Gence’de bulunduğu sırada çevresindeki emirlerin vede Börkyaruk’un azlettiği vezir Müeyyidel Mülkün yönlendirmesiyle saltanat mücadelesine girişmeye karar verdi. Ancak Atabey Kutluğtegin’i buna engel gördüğü içinbir süre bekledi. Kendini yeteri kadar güçlü hissedince Kutluktegin’i öldürüp saltanat mücadelesini başlattı. Önce Gence’ninde yer aldığı Arran ve çevresini hakimiyet sahasına kattı. Bu bölgede Börkyaruk adına okunmakta olan hutbeyi son verip kendini büyük Selçuklu sultanı ilan etti. Müeyyidel Mülk’ü devezirlik makamına getirdi. Daha sonra baş şehir İsfahan’a hareket etti. Durumu öğrenen Sultan Börkyaruk’ta Zencan şehrine doğru yola çıktı. Bu sırada Murahur İnanç Yabgu ve diğer bazı emirler Sultan Börkyaruk’a haber gönderip Müstevfi Mecidül Mülk El Balasani’yi kendilerine teslim etmesini istediler. Sultan bu isteği kabul etmedi, emirleri ikna edemeyince 200 kişiyle ordugahdan ayrılmak zorunda kaldı. Mecidül Mülk yüzünden Sultan Börkyaruk’a muhalefet eden emirler Harrekan’da Muhammed Tapar’a katıldılar. Muhammed Tapar Börkyaruk’u takip etmek amacıyla Rey şehrine doğru yola çıkınca onunla savaşı göze alamayıp İsfahan’a dönen Börkyaruk halkın şehir kapılarını açması üzerine Huzistan’a gitmek için İsfahan’dan ayrıldı

    Muhammed Tapar 20 Eylül 1099 da Rey’e ulaştı. Bağdad şehri şehnesi Saadüddevle Gevharayün, Musul Emiri Kürboğa ve El Cezire hakimi Çökürmüş gibi emirlerin kendisine katılmasıyla güçlendi. Sadüddevle Gevrayin’i Bağdad’a gönderip Halifeden kendi adına hutbe okutmasını istedi. Gıyasüddünya veddin lakabını verdiği Muhammed Tapar’ın sultanlığını tasdik ederek onun adına hutbe okuttu 4 kasım 1099. 15 Mayıs 1100 de Hemeden yakınlarındaki Sefidrud’da cereyan eden savaşta Miraful İnanç Yabgu’nun hücumları sonunda bozulan biriklerinin toparlayamayan Börkyaruk, 50 kişiyle savaş meydanını terketti. Sultan Börkyaruk savaşın ardından Emir-i Dad Habeşi bin Altuntok ve diğer emirleride yardım sağlamak için çıktığı yolculukta Muhammed Tapar’ın öz kardeşi Horasan Melik’i Sencer’e yenilince Cürcan ve Damgan’a ‘’Demegan’’ giderek yeni kuvvetler toplamaya çalıştı. 5 Nisan 1101 de Hemedan’da yapılan savaşta Muhammed Tapar’ın yenilgisi ve veziri Müeyyidül Mülk’ün esir edilmesiyle sonuçlandı.

    Zaferin ardından Börkyaruk’a katılanların sayısı birara 100.000 e ulaştı. Ancak daha sonra bazı Emirler Börkyaruk’tan ayrılmaya başladılar. Börkyaruk 5 bin kişilik bir kuvvetle 13 Eylül 1101 yılında Bağdad’a girdi. 20 gün Bağdad’da kalan Muhammed Tapar ve Sencer’in Halifenin desteğine rağmen Börkyaruk’un kuvvetlerine son darbeyi neden indiremediği bilinmemektedir.

    Bazı küçük çarpışmalardan sonra taraflar arasında antlaşma sağlandı (27  Aralık 1101). Ülke topraklarının resmen ikiye bölündüğü bu antlaşmaya göre Börkyaruk Sultan, Muhammed Tapar Melik ünvanını alacak, Muhammed Tapar kendisine bırakılan bölgelerde 3 nevbet çaldıracak ve Sultan Börkyaruk’a yılda 1 milyon 300.000 dinar vergi ödeyecekti. Ancak bu antlaşma uzun sürmedi. Rey yakınlarında cereyan eden bu savaşta Muhammed Tapar’ı mağlub etti. (Mart 1102) Muhammed Tapar İsfahan’a kaçtı.

    İç isyanların devleti yıprattığını gören Börkyaruk ve Muhammed Tapar, Ebu’l Muzaffer El Cürcani ve Ebu’l Ferec El Hemedani’ninde teşvikiyle barış yapmaya karar verdiler (Ocak 1104)

     13 Şubat 1105 te Muhammed Tapar Selçuklu devleti sultanı oldu. Tapar tahta geçince merkezi otoriteyi sağlamak için yoğun bir mücadele başlattı. Tavırlarından rahatsız olduğu Atabey Ayaz’ı öldürttükten sonra Selçuklu hanedanından Böribars’ın isyanını bastırdı. 1105 – 1106. Musul Emiri Çökürmüş ve Atabey Çavlıyı itaat altına aldı.

    Muhammed Tapar’ın Batınilerle Mücadelesi

Sultan Tapar’ı en çok uğraştıran meselelerden biride Batıniler olmuştur. Sultan Melikşah zamanından beri gizli bir örgüt halinde faaliyette bulunan batınilerle mücadeleyi gayrimüslimlerle Cihaddan daha önemli gören sultan Şahdiz kalesine bir sefer düzenledi. Kaleyi ele geçirip İsmaili Batıni reisi İbn Attaş’ı esir aldı ve bir çok batıniyi öldürttü (Temmuz 1107) Sultan 2. Sefer olarak Alamut üzerine sefer tertip etti (Ağustos 1109) Ancak kış bastırınca geri dönmek zorunda kaldı. Atabey Anuştegin Şirgir, Kasım 1111 yılında batınilere ait Bire Kalesini ele geçirdi. Sultan Alamut’a son darbeyi indirmek üzere yine Atabey Anuştegin’i görevlendirdi. 13 Temmuz 1117 tarihinde kuşatma Muhammed Tapar’ın ölüm haberi gelmesiyle kaldırıldı.

Haçlılarla Mücadelesi

    Haçlılar sahil bölgesini ve Suriye’de ki kaleleri ele geçirdi. Muhammed Tapar, emir Çavlı kumandasında büyük bir orduyu haçlılara karşı sefere memur etti (1106) ancak emirler arasındaki çıkar çatışması yüzünden sefer gerçekleşmedi. Dımaşk Atabeyi Tuğtekin’in haçlılara karşı yardım istekleride aynı sebepten dolayı cevapsız kaldı (1108). Atabey Tuğtekin’ede mektup göndererek orduyu sevk ve idare etmesini istedi. Fakat çeşitli engeller yüzünden bu seferde gerçekleştirilemedi.

    Haçlılarla mücadeleden vazgeçmeyen Muhammed Tapar, Musul Emir’i Mevdud’un kumandasındaki bir orduyu Urfa üzerine gönderdi (1110) Selçuklu ordusu şehri ele geçiremedi. Mevdud 1111-1112 yıllarında Urfa’ya 2 sefer daha düzenleyerek bazı başarılar kazandıysada yine Urfa’yı fethedemedi.

    Muhammed Tapar, Mevdud’un yerine Aksungur El Porsuki’yi Musul Valiliğine tayin edip Haçlılarla cihada memur etti. Urfa üzerine yürüyüp şehri 2 aydan fazla muhasara eden Aksungur, yiyecek sıkıntısı ve Emirlerin çekişmesi yüzünden kuşatmayı sona erdirmek zorunda kaldı.

    18 Nisan 1118 tarihinde vefat eden Muhammed Tapar’ın cenazesi İsfahan’da yaptırdığı medresenin haziresine defnedildi.

    HAÇLI SEFERLERİ

    Papalık makamını hükümdarlık organı haline getirip dünya devleti kurma hevesine kapılmışlardır. Onlar, Batı Avrupa Hristiyan halkını kudüs’ü hedef göstererek kuvvetli bir acitasyon ihtiva eden propaganda faaliyetine girişmişlerdir. Bu propagandalar papalığının istediği sonucu vermekte gecikmemiştir. Böylece papalığın dünya devleti kurma gayeleri Batı’nın ekonomik sıkıntılar altında ezilmiş ve dini heyecan içinde çalkalanan halk kütlelerinin cennete dünya nimetlerine toprağa, zenginliğe, refaha ve mutluluğa kavuşma arzuları ile birleşince Batı Hristiyanlık dünyası 1095 yılında birden harekete geçmiştir.

    Bu seferler Türkiye Selçuklu Devleti Bizans, Ermeniler, Batı Hristiyan dünyası Hristiyan dini ve Papalık bakımından olduğu gibi Müslüman türk dünyası ile Hristiyan batı dünyasının birbirini tanıması Batı dünyasının dış dünayya açılması İslam dünyasınının buluş ve birikimlerinin batıya taşınması ve oryantalist faaliyetlerinin başlaması gibi bir çok hususlada gelişmeye yol açmıştır. Nitekim Batı dünyası II. Haçlı seferi sırasında (1147-1148) türklerle dopdolu olarak gördüğü ve onların büyük bir gayretle savundukları Anadolu’yu bundan böyle Türkiye (Turkiya, Turquia) adıyla anılmaya başlamıştı.

    1096-1293 yılları arasında Batı Avrupa’nın silahlı güçleri arasında Filistin üzerinde papanın yönlendirmesi ile 8 büyük haçlı seferi planlanmıştır. Bu seferlerin ekseriyeti doğrudan ve dolaylı olarak Türk ve İslam ülkelerini hedef alırken bunlardan sadece ikisi sefer esnasında hedef değiştirmiştir. 4. Haçlı seferi Bizans 8. Haçlı seferide Tunus üzerine yapılmıştır.

    Haçlı Seferlerinin Sebepleri

    Papalarda dünya devleti kurma ve dünya hükümdarı olma düşüncesi karolenj imparatorluğunun çökmesi ve dağılması sonucunda doğmuş ve gelişmiş bir düşünce değildir. Anlaşılacağı üzere papaların dünya düşüncesi ve arzusunu teokratik tarih anlayışı asırlarca beslemiştir. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse papaların hayal gücünü besleyen bilgi teokratik tarih anlayışı olmuştur. Onlar dünya hükümdarı olma düşüncelerini gerçekleştirmek için de haçlı seferlerini bir vasıta olarak kullanmışlardır.

    Papadan yardım isteğinde bulunan ilk Bizans İmparatoru VII. Mikhael dir. Malazgirt zaferinden hemen sonra başlayan Türk fetih hareketi karşısında aciz kalan Bizans İmp. Mikhael 1074 yılında Papa Gregoire   göndermesini istedi. Papa Hristiyan dünyasına hitap ederek İstanbul surlarına dayanmış olan Türklere karşı acil Haçlı seferi çağrısında bulundu.

    İkinci defa İmp. Aleksios tarafından 1097 yılında İstanbul’u ele geçirmek maksadıyla Bizans’ı sıkıştırmaya başladıkları sırada yapıldı. Bu acil yardım isteği papanın Hristiyan dünyasını harekete geçirebilmek için kullandığı en önemli bahanelerden biri oldu.

Hristiyan Batı Dünyası ile Müslüman Türk Dünyasının Birbirini Yakından Tanıması Bakımından Sonucu

    Müslüman Türk Dünyası ile Hristiyan Batı dünyası ilk defa I. haçlı seferinde karşı karşıya gelerek birbirlerini tanıma fırsatı bulmuşlardır. Türkler, bu ilk sefer sırasında Türk ordusunun ortaya koyduğu sefer sırasında çok iyi teçhiz edilmiş ve en az kendileri kadar iyi savaşan bir ordu ile karşılaşmamışdır. Bütün milletlerin önünde titrediği Türk okları ilk defa bu karşılaşmada zırhlara bürünmüş olan Haçlı ordusuna tesir etmemiştir. Öte yandan Haçlılar da bu ilk karşılaşmada türklerin savaş yeteneklerini ve kahramanlıklarını görüp takdir etmişlerdir.

    İkinci haçlı seferi sırasında Türk ordusunun ortaya koyduğu şu erdemli davranış, her türlü takdirin ve övgünün üstündedir: Selçuklu ordusu, ikinci Haçlı seferi sırasında Fransız haçlı ordusunu, Denizli’den itibaren vurduğu darbelerle yıprata yıprata Antalya’ya kadar takip etmiştir. Burada son darbeyi vurmak için harekete geçtiğinde korkunç bir manzara ile karşılaşmıştır. Haçlı askerleri artık savaşamayacak kadar aç, hasta, yorgun, bitkin ve perişan bir vaziyetteydi. Haçlı ordusunun bu durumunu gören Türkler, merhamete gelerek, çarpışmaya birden son verdiler. Onlar bununlada kalmadılar; açları doyurdular; hastaları tedavi ettiler. Onlara para dağıtarak insani görevlerini yerine getirdiler. Bu durumdan son derece etkilenen Fransız genci Rumların tecavüzlerinden kaçınarak Selçuklu’ya sığınıp Müslümanlığı seçtiler.

·         1. Haçlı seferinden sonra batılı insanın gözü doğu ticaret yollarına kaymıştır.

·         İslam dünyasının ilim, kültür, teknik ve ekonomi alanlarındaki buluşları Avrupa’ya taşınmıştır.

·         Bu seferler Oryantalizmi doğurmuştur. Batılı bilimciler doğuyu araştırmaya başlamışlardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ORTA ÇAĞ SİYASET DÜŞÜNCESİ VE DÜŞÜNÜRLERİ

KÖKTÜRKLERDE DEVLET ANLAYIŞI

2. MEŞRUTİYET DÖNEMİ İKTİSADİ DÜŞÜNCE POLİTİKASINDA YENİLEŞME HAREKETLERİ